Kutsal Kitap, 66 kitaptan oluşmuştur ve üç kıtada (Asya, Afrika ve Avrupa) kırktan fazla yazar tarafından, yaklaşık 1500 yıllık bir sürede yazılmıştır. Kutsal Kitap benzersizdir. Mukaddes ya da dini kitaplar arasında bir eşi daha yoktur. Bunda şaşılacak bir yan yok elbette. Sonuçta o, Tanrı’nın Sözü’dür.
İsa Mesih’ten sonraki ilk dört yüzyıldan günümüze kadar gelen 24.600’ın üzerinde Yeni Ahit el yazması bulunmaktadır. Plato’ya ait yedi orijinal el yazması vardır, Herodot’a ait sekiz ve sağlam kalan 263 nüshayla Homeros’un İlyada’sına ait el yazmaları biraz daha fazladır. Bu nedenle Yeni Ahit metninin bütünlüğünü teyit eden güçlü kanıtlara sahibiz.
Kutsal Kitap tercüme edildiği bilinen ilk kitap, Batı’da matbaada basılan ilk kitap ve bugün dünya nüfusunun yüzde 95’inin okuyabildiği, birçok dilde yaygın dağıtımı yapılmış ilk kitaptı.
Kutsal Kitap, Tanrı’nın tarihteki kurtarıcı rollerine odaklanan içeriği ve mesajı bakımından da benzersizdir. O tarih kehanetle iç içe geçmiştir çünkü Tanrı’nın gelecek planlarını ve O’nun ebedi krallığını önceden haber verir.
Bütün Kutsal Yazılar’ın odağı ve amacı İsa Mesih’tir. O’nun Mesih olarak insan bedeninde gelişi, Eski Ahit vaatlerinin gerçekleşmesiydi. İşin güzel yanı, O yaşadığı, öldüğü ve tekrar yaşadığı için yalnızca Kutsal Yazılar değil, bütünüyle yeni bir varoluşta ebedi yaşamı müjdeleyen büyük vaat de doğrulanmış oldu.
Kutsal Kitap bilinen diğer dini eserler arasında benzersizdir çünkü içeriğinin yaklaşık yüzde 30’u kehanetlerden ve peygamberlik kitaplarından oluşur. Kehanet ve onun zaman içinde gerçekleşmesi Kutsal Kitap’a özgü dünya görüşünün merkezindedir çünkü tarihte rol oynayan Tanrı geleceği de bilir ve onu peygamberlerine vahyetmiştir (Amos 3:7). Kutsal Kitap yalnızca yaşayan Söz ya da tarihsel Söz değildir, peygamberlik Sözü’dür.
Eski Ahit’te doğrudan, mesihle ilgili en az 65 kehanet vardır, tipolojiyi de eklersek daha da fazlası (tipoloji, kurban gibi Eski Ahit ritüellerinin İsa Mesih’e dair küçük kehanetlerle ilişkisinin araştırılmasıdır). Bu kehanetler “krallık asasının Yahuda’nın elinden çıkmayacağı” (Yaratılış 49:10); O’nun Yahudiye’de Beytlehem’de doğacağı (Mika 5:2); “insanlarca hor görüleceği, yapayalnız bırakılacağı”; dövüleceği, asılsız suçlanacağı ama yine de kendini savunmak için ağzını açmayacağı (Yeşaya 53:3-7); ellerinin ve ayaklarının delineceği ve aralarında giysilerini paylaşacakları (Mezmurlar 22:12-18) gibi belirgin ayrıntılarla ilgilidir.
Gerçek şu ki Eski Ahit’teki bu kehanetlerin İsa’nın yaşamı, ölümü ve dirilişinde bu kadar kesinlikle gerçekleşmesi onların ilahi esin ve vahiy olduğunun kanıtıdır. Bu aynı zamanda İsa’nın iddia ettiği ve başkalarının O’nun olduğunu iddia ettiği kişi olduğunu gösterir. İsa, kendi ölümünü ve dirilişini (Luka 9:21-22; Matta 17:22-23), Yeruşalim’in çöküşünü (Matta 24:1-2) ve O’nun ikinci gelişini (Yuhanna 14:1-3) öngörürken eski peygamberleri izledi. Bedenlenme, ölüm ve diriliş, Kutsal Kitap tarafından öngörülür ve hepsinin gerçekleşmesi onun güvenilirliğini kesinleştirir.
Kutsal Kitap’ı okuyup bunları kendiniz de görebilirsiniz.