Müslümanlar dünyadaki hayatın bir sonraki varlık âlemine imtihan hazırlığından başka bir şey olmadığına inanır. Bu hayat, her birey için ölümden sonraki hayatın sınavıdır. Bütün kâinatın yerle bir olacağı bir gün gelecek ve ölüler yargılanmak üzere Tanrı tarafından diriltilecektir. Bu gün, sonsuz bir hayatın da başlangıcı olacaktır. Bu gün, Kıyamet Günü’dür. O günde, bütün insanlar Tanrı tarafından inançlarına ve amellerine göre ödüllendirilecektir.

Hesap Günü ya da Kıyamet Günü’ne inanç bütün Müslümanlarda bağlayıcıdır, bu kavram doğru kabul edilen altı inancın parçasıdır. Allah’ın, eylemlerine bakarak yargılamak ve Cennet ya da Cehennem’e gönderme kararını vermek için, Yer üzerinde yaşamış bütün insanları dirilteceği Gün’dür bu.

Biz, yargılamanın Tanrı’nın doğasının ayrılmaz bir parçası olduğuna inanırız; bu, O’nun karakteristik ilahi ayrıcalığıdır. Tanrı’yı anlamak, O’nun geniş kapsamlı hükümlerini bilmek ve idrak etmek demektir. O’nun hükümlerini inceleyerek O’nun kim olduğunu ve karakterinin ne olduğunu anlayabiliriz. Tanrı aslında O’nun sevgi ve adalet olduğunu açıklayabilmek amacıyla bizi O’nun hükümlerini anlamaya davet eder (İncil, Romalılar 3:4; Tevrat, Mezmurlar 51:4, 34:8; İncil, Filipililer 2:10-11).

Kutsal Kitap,’ta Tanrı’nın yargısının iki yönlü bir tanımı vardır: olumlu ve olumsuz. Her iki yön de genellikle sergilenir ve birbirini tamamlayıcıdır, ancak birincil anlamın inkâr edilemeyecek bir şekilde Tanrı’nın imanlı insanlarından yana bir yargı olduğunu vurgulamak gerekir (Tevrat, Yasa’nın Tekrarı 32:36; Tevrat 1. Tarihler 16:33-35; Tevrat, Daniel 7:22; İncil, İbraniler 9:27-28). Tanrı yargıladığında bu, her şeyden önce, O’nun gerekçelendirdiği, karar verdiği, kurtardığı, savunduğu ve koruduğu anlamına gelir. Yargı, haklı sebep, kurtuluş, karar ve savunma demektir. Tanrı’nın yargısının bu olumlu yanına dair pek çok örnek vardır çünkü Kutsal Kitap’ın yargılama konusundaki öğretisi her şeyden önce doğası gereği kurtarıcıdır (Tevrat, Mezmurlar 76:8-9). Davut, Tanrı’dan isteyebilir: “Beni de yargıla, ya RAB” (Mezmurlar 7:8) çünkü yargılamanın bir savunma olduğunu bilir; kutsalların lehine Tanrı’nın müdahalesidir; düşmanlarımıza karşı O’nun savunmasıdır. İlahi göksel mahkemede, karar, “Yüceler Yücesi’nin kutsallarının lehine” (Tevrat, Daniel 7:22) verilir. Hiçbir şey bu mahkemeye ait bildirimden daha iyi olamaz çünkü günahtan kurtarılmış olanların sonsuz yaşamı bu karara dayanır.

Aynı resmi İslam’da da görebiliyorum. Birinci surede (Fâtiha) bunu görebiliriz: “Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla. Hamt, âlemlerin Rabbi Allah’adır. Rahman’dır, Rahîmdir O. Din gününün Mâlik’i/sultanıdır O. Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Dosdoğru giden yola ilet bizi. Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlığa/şaşkınlığa saplanmamışların yoluna.” (Kur’an, Fâtiha Suresi 1:1-7)

Bu sure, En Bağışlayıcı, En Merhametli olan Tanrı’nın, Karar Günü’nün Efendisi olduğunu söyler. Bu Tanrı öyle büyüktür ki, Karar Günü de şefkatli olacaktır. Bu olumlu Yargılama aşamasından İslam’da hiç bahsedilmez.

Başka bir sure şöyle der: “Din gününde hatalarımı affetmesini umup durduğum da O’dur.” (Şuara Suresi 26:82) Kıyamet Günü’nü bekliyor çünkü Tanrı’nın onu bağışlayacağını umuyor. Burada, “Beni de yargıla, ya RAB” diyen Davut Peygamber’i görebiliyorum.

Hem avukata hem de yargıca güvendiğinizde yargılama olumlu bir şeydir. Allah’a şükürler olsun, Kur’an’a ve Kutsal Kitap’a göre Avukatımız ve hatta Kıyamet Günü’nde Yargıcımız İsa Mesih’te bu güvenceye sahibiz.

Daha Fazla İçerik
Kur’an’da Şabat
Türkçe