“Bu denli büyük kurtuluşu görmezlikten gelirsek nasıl kurtulabiliriz? Başlangıçta Rab tarafından bildirilen bu kurtuluş, Rab’bi dinlemiş olanlarca bize doğrulandı.” (İbraniler 2:3)
“What is the Message of Salvation; Redemption, and How Does One Receive Salvation and Redemption? “o just as sin ruled over all people and brought them to death, now God’s wonderful grace rules instead, giving us right standing with God and resulting in eternal life through Jesus Christ our Lord. (Romans 5:21 NLT)
İsa Mesih, kurtuluş ve kefaret mesajını taşıyarak dünyaya gelen tek insandır. Bu kurtuluş ve kefaret fikri, Tanrı’nın günahkâr insanlığa duyduğu sevginin açığa çıkmasında görülür. Tanrı’nın adil yasasına göre, “günahın ücreti ölümdür” (Romalılar 6:23).). Ancak Tanrı, istisnasız bütün insanlığın günahkâr olduğunu bilir. Tek başına bu gerçek nedeniyle bile insanlar ve Tanrı asla bir arada var olamayacağı için İsa, Tanrı’yla biz günahkâr insanlar arasında aracılık etmeye gelmiştir. Bizim için gelen İsa, Tanrı’yla barışmamızı sağlayacak yegâne unsurdu ve bizim günahlarımızın bedelini ödedi. Dahası, bizim çekmemiz gereken cezayı üstlendi ve bu hareketi nedeniyle kendisi haç üzerinde ölerek bizim kefaretimizi ödedi. İsa’nın bizim kefaretimizi ödemesi konusuna daha fazla açıklık getirmek için Elçi Pavlus, Tanrı’yla en acılı yoldan barışmamızı şöyle açıklar: “Çünkü biz Tanrı’nın düşmanlarıyken Oğlu’nun ölümü sayesinde O’nunla barıştıksa, barışmış olarak Oğlu’nun yaşamıyla kurtulacağımız çok daha kesindir. Yalnız bu kadar da değil, bizi şimdi Tanrı’yla barıştırmış olan Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla, Tanrı’nın kendisiyle de övünüyoruz.” (Romalılar 5:10-11)
İsa, Yahudiler, Hıristiyanlar ya da Müslümanlar için gelmedi. Bir grup insanı Tanrı’yla barıştırmadı, aksine günahlardan arındıran ölümüyle hepimizi O’nunla barıştırdı. İsa buraya bizi yargılaması için değil, HEPİMİZİ kurtarması için gönderildi (Yuhanna 3:17).Allah’ın sevgisi herkes içindir, O, her birimizin dosdoğru yola, الصراط المستقيم, sırat-ı müstakim’e yönlendirilmesini arzu eder.
Artık İsa Mesih’in bizi Tanrı’yla barıştırdığını bildiğimize göre bu kefaret ve kurtuluşa nasıl ulaşırız?
Bu kefaret ve kurtuluşa sadece İsa Mesih’in Mesih ve Kurtarıcı olduğuna inanarak ulaşırız. Yapmamız gereken tek şey O’na ve gönderilme sebebine inanmaktır. Kurtuluş ve kefaret, daha önce bahsedildiği gibi bütün dünyanın alması içindir. Bunun için istenen tek şey, İsa Mesih’e imandır. “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.” (Yuhanna 3:16)İsa Mesih’in kendisi şöyle belirtir: “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im. Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez.” (Yuhanna 14:6).
“Who Did Isa Come to Save?”
İsa Mesih’in hayatına ve dünyaya geliş amacına aşina olmayanlar genellikle O’nun doğrucu insanlar için geldiğini; yoksul, günahkâr, sefil insanları değil dini bütün olanları kurtarmaya geldiğini zanneder. Bunun hakikatle uzaktan yakından alakası yoktur. İsa, kalplerimizi bilir, hangimizin kurtarılmak istediğini bilir ve kimlerin bizi doğru yolda tutması için O’na veya Tanrı’ya ihtiyacımız olmadığına inandığını da bilir. Günahkâr olsak bile kalplerimiz daha fazlasının özlemiyle yanıp tutuşabilir.
Kabaca 2000 yıl önce, İsa Mesih, en kötü olanlarımızı kurtarmayı ne kadar çok istediğini bize göstermek için geldi; bize bir gün O’nunla ve Tanrı’yla kavuşma fırsatı vermek için geldi. Kurtarılan pek çok insandan biri de İsa Mesih’in alçakgönüllü bir havarisi olan Matta’ydı (Levi olarak da bilinirdi). Matta, vergi görevlisiydi ve vergi görevlileri o sırada Yahudi topraklarını işgal altında tutan Romalıların işbirlikçileri ve en sahtekâr insanlar olarak görülürdü. Vergi görevlileri hiç iyi karşılanmazdı ve hiçbir şekilde Tanrı’nın insanları arasında görülmezlerdi. Görevleri insanlardan para çalmak ve o parayı almak için mümkün olan her yolu kullanmak ve sonuç olarak Romalılara yardım etmekti. Matta, bir vergi görevlisiydi. Buna rağmen İsa ona dedi ki, “Ardımdan gel.” (Luka 5:27).Kutsal Kitap’ta yer alan ve geleneksel yasaları hassasiyetle korumak suretiyle Tanrı huzurunda kutsiyeti arayan kalabalık bir dindar topluluğu olan Ferisiler, İsa’nın öğrencilerine yakındılar ve İsa’ya, “Siz neden vergi görevlileri ve günahkârlarla birlikte yiyip içiyorsunuz?” dediler. İsa şu karşılığı verdi: “Sağlıklı olanların değil, hastaların hekime ihtiyacı var. Ben doğru kişileri değil, günahkârları tövbeye çağırmaya geldim.” (Luka 5:30-31) Burada İsa’nın kimin için geldiğini söylerken kastettiği, kelime anlamıyla sadece fiziksel olarak hasta kişi değil, ruhsal olarak hasta ve iflas etmiş kişidir.
İsa ayrıca Tanrı tarafından yoksullara Müjde’yi iletmek, umutsuzları iyileştirmek, tutsaklara serbest bırakılacaklarını ve körlere gözlerinin açılacağını duyurmak ve ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak için gönderildiğini söylemiştir. (Luka 4:18)
Bir dahaki sefere kendinize kurtulup kurtulamayacağınızı ya da Tanrı’nın sizi affedip affetmeyeceğini sorduğunuzda, Tanrı’nın İsa Mesih’i günahkârlara tövbe etme ve ebedi hayata sahip olma fırsatı vermek için gönderdiğini hatırlayın.
Tanrı bizi sever, her birimizin kurtulmasını ister ve O’nunla, Yaratıcımızla yeniden birleşmemizi arzu eder. Bununla birlikte bizi O’nu sevmeye ve O’na itaat etmeye zorlamaz ama bizi o kadar sever ve saygı duyar ki bize seçme özgürlüğü verir. Tıpkı kayıp koyun benzetmesindeki gibi, İsa, O’nun günahkârlara karşı bağışlayıcılığına itiraz eden kalabalığa doksan dokuz koyundan biri yolunu şaşırıp kaybolsa onu aramaya gidip gitmeyeceklerini sorar. Biz nasıl önem verdiğimiz bir şeyi terk etmiyorsak Tanrı da bizim için aynısını hisseder.
Günahkârları onlara saygı göstererek ve onların yaşamına da kendimizinki kadar değer vererek (1. Petrus 2:17), onlar için ya da onlarla birlikte dua ederek (1. Timoteos 2:1) ve onlara Mesih’in kanıtı olarak severiz.
Yuhanna 15’e bakın.
Kutsal Kitap ve Kur’an, İbrahim Peygamber’in özel bir görevle seçildiğini söyler. Kutsal Kitap, “Seni büyük bir ulus yapacağım, seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım, bereket kaynağı olacaksın. Seni kutsayanları kutsayacak, seni lanetleyeni lanetleyeceğim. Yeryüzündeki bütün halklar senin aracılığınla kutsanacak” diye belirtir (Yaratılış 12:2-3). Aynısı Kur’an’da da vaat edilir: “…Rab şöyle demişti: ‘Seni insanlara önder yapacağım.’” (Bakara Suresi 2:124)
Kurban Bayramı’nı (Iyd El Adha) bütün Müslümanlar kutlar. Bu bayram, İbrahim Peygamber’in Tanrı’ya sunduğu kurbanın anısına kutlanır. Kur’an’da şöyle der: “Bunun üzerine biz, İbrahim’e yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik. Çocuk onunla birlikte konuşacak yaşa gelince, İbrahim dedi: ‘Yavrucuğum, uykuda/düşte görüyorum ki ben seni boğazlıyorum.’” (Saffât Suresi 37:101-102)
Müslim’e göre bu, İsmail’di, İshak değil. Esasında Kur’an bu oğulun İsmail ya da İshak olup olmadığını belirtmez. Tanrı, oğlunu kurban etmesini istediği peygamberi sınava tabi tutmuştu: “ ‘Bu, hiç kuşkusuz apaçık imtihanın ta kendisiydi.’ Ve ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik.” (Saffât Suresi 37:106-107)
Müslüman yorumcular genellikle bu “büyük kurbanlık”ın, İbrahim’in oğlunun yerine kurban etmesi için Tanrı tarafından gönderilen koçu işaret ettiğini söyler. Ancak büyüklük bakımından bir koç gerçekten İbrahim’in oğluyla kıyaslanabilecek bir kurban olabilir miydi? “Büyük kurbanlık” başka bir fedakârlıkla ilgili olmalı. O zaman şu soru akla geliyor: Tanrı, gelecekteki bir Büyük Kurban’ı mı işaret ediyordu?
Aslında Kur’an bu büyük hikâyenin müthiş ayrıntıları hakkında bilgi vermez. Buna karşılık Kutsal Kitap, hikâyeyi bize ayrıntılı bir şekilde aktarır. Tevrat’ta şöyle anlatır: “Daha sonra Tanrı İbrahim’i denedi. ‘İbrahim!’ diye seslendi. İbrahim, ‘Buradayım!’ dedi. Tanrı, ‘İshak’ı, sevdiğin biricik oğlunu al, Moriya bölgesine git’ dedi, ‘Orada sana göstereceğim bir dağda oğlunu yakmalık sunu olarak sun.’ İbrahim sabah erkenden kalktı, eşeğine palan vurdu. Yanına uşaklarından ikisini ve oğlu İshak’ı aldı. Yakmalık sunu için odun yardıktan sonra, Tanrı’nın kendisine belirttiği yere doğru yola çıktı. Üçüncü gün gideceği yeri uzaktan gördü. Uşaklarına, ‘Siz burada, eşeğin yanında kalın’ dedi, ‘Tapınmak için oğlumla birlikte oraya gidip döneceğiz.’ Yakmalık sunu için yardığı odunları oğlu İshak’a yükledi. Ateşi ve bıçağı kendisi aldı. Birlikte giderlerken İshak İbrahim’e, ‘Baba!’ dedi. İbrahim, ‘Evet, oğlum!’ diye yanıtladı. İshak, ‘Ateşle odun burada, ama yakmalık sunu kuzusu nerede?’ diye sordu. İbrahim, ‘Oğlum, yakmalık sunu için kuzuyu Tanrı kendisi sağlayacak’ dedi. İkisi birlikte yürümeye devam ettiler. Tanrı’nın kendisine belirttiği yere varınca İbrahim bir sunak yaptı, üzerine odun dizdi. Oğlu İshak’ı bağlayıp sunaktaki odunların üzerine yatırdı. Onu boğazlamak için uzanıp bıçağı aldı. Ama RAB’bin meleği göklerden, ‘İbrahim, İbrahim!’ diye seslendi. İbrahim, ‘İşte buradayım!’ diye karşılık verdi. Melek, ‘Çocuğa dokunma’ dedi, ‘Ona hiçbir şey yapma. Şimdi Tanrı’dan korktuğunu anladım, biricik oğlunu benden esirgemedin.’ İbrahim çevresine bakınca, boynuzları sık çalılara takılmış bir koç gördü. Gidip koçu getirdi. Oğlunun yerine onu yakmalık sunu olarak sundu. Oraya ‘Yahve yire’ adını verdi. ‘RAB’bin dağında sağlanacaktır’ sözü bu yüzden bugün de söyleniyor. RAB’bin meleği göklerden İbrahim’e ikinci kez seslendi: ‘RAB diyor ki, kendi üzerime ant içiyorum. Bunu yaptığın için, biricik oğlunu esirgemediğin için seni fazlasıyla kutsayacağım; soyunu göklerin yıldızları, kıyıların kumu kadar çoğaltacağım. Soyun düşmanlarının kentlerini mülk edinecek. Soyunun aracılığıyla yeryüzündeki bütün uluslar kutsanacak. Çünkü sözümü dinledin. Sonra İbrahim uşaklarının yanına döndü. Birlikte yola çıkıp Beer-Şeva’ya gittiler. İbrahim Beer-Şeva’da kaldı.” (Yaratılış 22:1-19)
Kutsal Kitap’ta, kurban edilenin ve bütün dünyanın kefaretini üstlenenin Tanrı’nın Mesihi, İsa Mesih (esenliği üzerimize olsun) olduğunu görürüz. Yahya Peygamber, “İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!” dedi. (İncil, Yuhanna 1:29) İsa’ya bu unvanı kurban olarak O’nun rolünü vurgulamak amacıyla verdi.
Bir olayda İsa Mesih (esenliği üzerimize olsun) Yahudilere, “Babanız İbrahim günümü göreceği için sevinçle coşmuştu. Gördü ve sevindi” diye cevap verir (Yuhanna 8:56). İbrahim Peygamber, Büyük Kurban olarak dünyayı günahtan kurtarmak için Mesih’in geleceği günü bekliyordu. O, Kurtarıcı’dır, İshak’ın kurban edilmesi sırasında haberi verilendir.
İbrahim, İsa’nın (esenliği üzerimize olsun) kurban edileceğini önceden biliyordu. Müslümanlar yılda bir kez, Tanrı’ya bağlılığı nedeniyle kendi oğlunu bile kurban vermeye razı gelen İbrahim’in Tanrı’ya duyduğu derin, olağandışı sevgiyi anarlar. Bununla birlikte, gerçek inananların yılın her günü İsa’da, Tanrı’nın insanlara olan; O’nun bize İsa Mesih olarak görünen kendi Sözü’ne ve Ruhu’na bile kıymaya hazır olmasıyla gösterilen derin, muhteşem sevgisini hatırladığını biliyor musunuz. “…Mesih de birçoklarının günahlarını yüklenmek için bir kez kurban edildi. İkinci kez, günah yüklenmek için değil, kurtuluş getirmek için kendisini bekleyenlere görünecektir.” (İbraniler 9:28)