Kur’an, Kutsal İncil’in bozulduğunu söylemedi. Hıristiyanlar İncil’i çarpıtmakla suçlanmadı ve İncil’deki bozulmayı savunmak amacıyla, eleştirilerin dayandırıldığı Kur’an metinlerinin hepsi bunu söylemez. Bu metinlerden bazılarını ele alacağız:
1 - “Şimdi siz bunların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Bunların içlerinden bir fırka vardır ki, Allah’ın kelamını dinliyorlar, sonra onu, akletmelerinin ardından, bilip durdukları halde tahrif ediyorlardı.” (Bakara Suresi 2:75)
2 - “Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden kaydırırlar; din içinde sövgüler üreterek, dillerini eğip-bükerek: ‘Dinledik, isyan ettik; dinle, dinlemez olası, davar güder gibi güt bizi’ derler. Eğer onlar, ‘Dinledik, boyun eğdik, dinle, bak bize!’ demiş olsalardı, kendileri için daha hayırlı ve daha yerinde olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden onlara lanet etmiştir. Çok az bir kısmı hariç, iman etmezler.” (Nisa Suresi 4:46)
3 - “Andolsun ki Allah İsrâiloğulları’ndan söz almıştı… Ahidlerini bozdukları için onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştiriyorlar. Kendilerine bildirilenlerden (Tevrat) önemli bir kısmını da unuttular.” (Mâide Suresi 5:12-13)
4 - “Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla ‘İnandık’ diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin. Yahudilerden bazıları yalancılık etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. ‘Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin’ derler. Allah birini fitneye çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik vardır onlar için; âhirette de büyük bir azap var onlara.” (Mâide Suresi 5:41)
Bu ayetlere ilişkin bazı yorumlar şöyledir:
Bu bölümler Yahudilere yöneliktir. Bu nedenle Kur’an, “Yahudilerden bazıları” der, burada Hıristiyanlardan ya da Kutsal Kitap’tan bahsedilmemiştir.
Fahreddin er-Razi, Mâide 5:13 üzerine yorumunda şöyle der: “Bozulmadaki niyet yanlış bir benzetmeye/karşılaştırmaya yöneltmek ve yorumları bozmak ve söz hileleriyle kelimeyi doğru anlamından yanlış bir anlama kaydırmaktır, bugün yenilikçi insanların inançlarına uymayan ayetlere yaptığı gibi – bozulmanın açıklaması budur.”
Kadı Beydavi, Mâide 41 üzerine bir açıklamada şöyle der: “Onları içlerinden bir grupla (veled-i zina) Beni Kureyza’ya, Allah’ın Elçisi’ne sormaya gönderdi ve İbn Sûriya aralarında hakemlik yaptı. Peygamber ona şöyle dedi: ‘Helali ve haramı öğreten bu kitabı sana indiren Allah’ın adıyla sana soruyorum… onun içinde evlilere recm cezası var mı?’ O da, ‘Evet,’ dedi ve üzerine çullandılar, o zaman, ‘Yalana başvurduğum takdirde bunun üzerimize azap getirmesinden korktum,’ dedi. Böylece Allah’ın Elçisi, zina edenlerin cami kapısında taşlanmasını buyurmuştur.”
Taberi, tefsirinde (Nisa 4:46), “Yahudiler Muhammed’e en çirkin kelimelerle hakaret etti ve ona ‘Dinle işitmez olası’ dediler, ‘Tanrı sana işittirmesin’ der gibi. Raina kelimesi, Abdülvahhab’a dayandırılarak, söylenmesi yanlış bir kelime olarak yorumlanmıştır,” der.
Yusuf Durra Haddad bu bölümler üzerine şu yorumlarda bulunur:
1- “Öncelikle burada Hıristiyanlardan ve İncil’den hiçbir şekilde bahsedilmediğini görürüz. Kur’an’da Hıristiyanların ve İncil’in kastedildiğini kanıtlayabilen karşımıza gelsin. Hıristiyanları Kutsal Kitap’ı çarpıtmakla suçlayarak Kur’an’ı nasıl zan altında bırakırlar? Yahut Kutsal Kitap’ın bozulmuş olduğunu nasıl söylerler?
2- “Bütün bu yerlerin hepsinde, Kur’an Yahudi gruplara gönderme yapıyordu ve diğerlerinin yaptıkları işlerde onları onaylamadığından bahsedilir; bozulmaya yer yoktur.
3- “Sözü edilen bozulma metnin yorumlanmasıyla ilgilidir, değiştirmeyle değil, “Kendilerine kitabı verdiklerimiz onu, okunuşunun hakkını vererek okurlar” (Bakara 2:121) ifadesinde bahsedilen grup bunun kanıtıdır.
4- “Değinilen kitabın tamamı değildir, bütün Tevrat’la ya da içindeki bütün düzenlemelerle değil recmin Tevrat’taki anlamıyla ilgilidir ve bazı yorumcular “Muhammed’e atfettikleri şu eklemeyi yaparlar: “Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılmış bulacakları ümmî peygambere uyarlar…” (A’raf 7:157). Bütün mesele Tevrat’ın bir veya iki ayetiyle ilgilidir.
Burada Kur’an’ın bozulmuş bir kitabı nasıl tasdik ettiği sorusu ortaya çıkıyor:
1- “O, sana Kitap’ı, [Ey Muhammed] önündeki tasdikleyici olarak hak bir yoldan indirdi. Tevrat’ı ve İncil’i de indirmişti.” (Âli İmran Suresi 3:3)
2- “Ardından, o peygamberin izleri üzere Meryem oğlu İsa’yı gönderdik. Tevrat’tan yanında bulunanı doğruluyordu. Ona İncil’i verdik. Hidayet ve ışık vardı onda. Tevrat’tan yanında olanı tasdikleyici idi. Doğruya ve güzele kılavuzdu, takvaya sarılanlara bir öğüt.” (Mâide Suresi 5:46)
3- “İncil bağlıları Allah’ın onda indirdiğiyle hükmetsinler. Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler sapıkların ta kendileridir.” (Mâide Suresi 5:47)
4- “Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve kendilerine indirilmiş olanı gerektiği şekilde uygulasalardı elbetteki hem üstlerinden hem ayaklarının altından rızıklanacaklardı. İçlerinde orta yolu izleyen bir topluluk var. Ama onların çoğunluğunun yapmakta olduğu ne kadar da kötü!” (Mâide Suresi 5:66)
5- “De ki: ‘Ey Ehlikitap! Siz, Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni tam uygulamadıkça hiçbir şey değilsiniz.’” (Mâide Suresi 5:68)