İsa Mesih’in Gökten İnişinin İşaretleri

İsa Mesih’in Gökten İnişinin İşaretleri
İsa Mesih ikinci kez geldiğinde bütün dünya iki sınıf tarafından temsil ediliyor olacak: adil ve adaletsiz, doğru ve haksız. İnsanoğlu’nun gelişinin büyük işaretinden önce göklerde ve yeryüzünde belirtiler ve kerametler görülecek.

Ahir zamanda yaşıyoruz. Zamanın hızla gerçekleşen belirtileri İsa Mesih’in gelişinin yakın olduğunu bildiriyor. İçinde yaşadığımız günler ciddi ve önemlidir. Ruhullah (Allah’ın Ruhu) yavaş yavaş fakat emin bir şekilde yeryüzünden çekiliyor. Salgın hastalıklar ve yargılar Allah’ın lütfunu küçümseyenlerin üzerine halihazırda iniyor. Karadan ve denizden gelen felaketler, toplumdaki huzursuz hal ve savaş alametleri zamanın uğursuz habercileri. Bunlar yaklaşan çok büyük boyuttaki olayların belirtileri.

Dünyada olup biten olayların gidişatı sıkıntılı zamanların tam üzerimizde olduğunu gösteriyor. Haberler korkutucu ve kasvetli. Kötülük insanları ele geçirdi, her türlü ahlaksızlık yayılıyor. İnsanların önünde iyi görünmek için çabalayan, ancak kalbi Es-Selâm’dan (Huzur Veren) uzak olan pek çok ılık mümin ve ikiyüzlü var. Allah’a yakın olduğunu iddia edenler, O'nun sevgisini ve ilgisini herkese göstermek yerine tartışıyor, nefret ediyor, hatta birbirlerini öldürüyorlar.

Tarihsel Kanıtı
Daniel 2:31-45’te şöyle der: “Ey Kral, düşünde önünde duran büyük bir heykel gördün… Başı saf altından, göğsüyle kolları gümüşten, karnıyla kalçaları tunçtan, bacakları demirden, ayaklarının bir kesimi demirden, bir kesimi kildendi. Sen bakıyordun ki, bir taş insan eli değmeden kesilip heykelin demirden, kilden ayaklarına çarparak onları paramparça etti… Altından baş sensin. Senden sonra senden daha aşağı durumda başka bir krallık çıkacak. Sonra bütün dünyada egemenlik sürecek tunçtan üçüncü bir krallık çıkacak. Dördüncü krallık demir gibi güçlü olacak… Ayaklarla parmakların bir kesiminin çömlekçi kilinden, bir kesiminin demirden olduğunu gördün; yani bölünmüş bir krallık olacak bu… İnsan eli değmeden dağdan kesilip gelen taşın demiri, tuncu, kili, gümüşü, altını parçaladığını gördün. Ulu Tanrı bundan sonra neler olacağını krala açıklamıştır.”.’

Zamanın “işareti” olmaktan ziyade, dünya tarihinde bulunduğumuz yeri belirten tarihsel bir GERÇEK bu. Yukarıdaki Kutsal Kitap ayetlerinde görüldüğü gibi Tanrı’nın Kral Nebukadnessar’a verdiği görüm ve ardından Peygamber Daniel’e gösterdiği yorum, bütün “çağları” ve Babil zamanından İsa Mesih’in (parçalayan Kaya, Tanrı’nın ebedi krallığı) ikinci gelişine kadar yönetimde olan krallıkları tasvir eden bir adamın imgesinden oluşuyordu. Görüm, bu dünyanın kıyamet gününe kadar hüküm sürecek krallıklarını mükemmel bir şekilde önceden haber veriyordu. Ve tarih bu kehanetin DOĞRU olduğunu teyit eder.

Peygamber Daniel ve Babil kralının hikâyesini okuduktan sonra bir soru soralım: Rüyaya göre son çağ nedir? Heykelin ayaklarıdır. Peki, son çağ ne zaman başladı? MS 476’da, Roma İmparatorluğu çöktüğünde ve çok daha önemsiz krallıklara bölündüğünde başladı. Bu da dünyanın 1500 YILDAN fazladır “son çağ”ın içinde olduğu anlamına gelir! Buna bir de bu makalede bulacağınız, son günlerin şaşırtıcı işaretlerine dair bilgileri eklediğimizde heykelin ayakparmaklarının sonunda, tam kıyameti yaşadığımızdan, Deccal’in kısa süreli yükselişini ve düşüşünü ve İsa Mesih’in muzaffer ikinci gelişini göreceğimiz günlerin yakın olduğundan hiçbir şüpheniz kalmaz.

Bilginin Artışı
Daniel 12:4: “…son gelinceye dek bu sözleri sakla, kitabı mühürle. Bilgileri artsın diye birçokları oraya buraya gidecek.”
Bu işaret açıkça günümüzü gösteriyor. Tarih boyunca bilginin arttığını gördük ama son 150 yılda bilgide bir patlama yaşadık, teknoloji öyle büyük bir hızla gelişti ki bilgisayar gücünde, bilimsel keşiflerde ve tıp alanında büyük ilerlemelere yol açtı. İnsan bedeni hakkında, DNA ve benzeri konularda ne kadar çok şey öğrendiğimize bakın. Bu sözler özellikle uçakların, trenlerin, otomobillerin ve modern gündelik yaşamın meşguliyetinin olduğu günümüzü işaret ediyor.

“Bilgileri artsın diye birçokları oraya buraya gidecek” sözleri Kutsal Kitap’taki hakikatlere dair bilginin artışı için de geçerlidir. “RAB’bin sözünü bulmak için insanlar denizden denize, kuzeyden doğuya dek dolaşacak, oraya buraya koşacak, ama bulamayacaklar.” (Amos 8:12)

Zorbalık ve Cinsel Ahlaksızlık
Matta 24:37 der ki: “Nuh’un günlerinde nasıl olduysa, İnsanoğlu’nun gelişinde de öyle olacak.”

Luka 17:28-30 arasında şöyle yazar: “Lut’un günlerinde de durum aynıydı. İnsanlar yiyip içiyor, alıp satıyor, tohum ekiyor, ev yapıyorlardı. Ama Lut’un Sodom’dan ayrıldığı gün gökten ateşle kükürt yağdı ve hepsini yok etti. İnsanoğlu’nun ortaya çıkacağı gün durum aynı olacaktır.”
Peki, Nuh’un (a.s.) günlerinde ve Lut’un günlerinde durum neydi? Bunu öğrenmek için Kutsal Kitap’taki diğer iki ayete gitmemiz gerekir. Tevrat, Yaratılış 6:13 bize Nuh zamanında, yeryüzü zorbalıkla doldu, diye anlatır. İncil, Yahuda 1:7 der ki: Sodom, Gomora ve çevrelerindeki kentler de benzer biçimde kendilerini fuhuş ve sapıklığa teslim ettiler. Sonsuza dek ateşte yanma cezasını çeken bu kentler ders alınacak birer örnektir. Demek ki zorbalık Nuh’un (a.s.), cinsel ahlaksızlık (eşcinsellik dahil) ise Lut’un zamanında yaygınlaştı. Ve bu, İsa Mesih’in zaferle dönüşünden önce zamanın sonunun işareti olacaktı.

Karanlık Güçlerin Yükselişi
1. Timoteos 4:1’de: “Ruh açıkça diyor ki, son zamanlarda bazıları yalancıların ikiyüzlülüğü nedeniyle aldatıcı ruhlara ve cinlerin öğretilerine kulak vererek imandan dönecek.”
Dünyada spiritüalizmde ve büyü faaliyetlerinde bir yükseliş var mı? Bunu gördük mü? Öyleyse bugün televizyona ve filmlere bir göz atın. Twilight, Harry Potter, Lord of the Rings ve büyük ve spiritüalizm içeren diğer televizyon dizilerinin ve filmlerin tamamı. Bunlar gözümüzün önünde hayatlarımızı daha önce hiç olmadığı kadar ele geçirdi. Bunun nedeni nedir? “Ruh”un ölümsüzlüğüne dair öğretinin yanlış olmasıdır..
Spiritüalizm aynı zamanda Şeytan’ın giderek daha çok insanı kandırmak için kullandığı bu “ölüme yakın deneyimlerin de nedenidir.
Ruhun ölümsüzlüğüyle ilgili bu yanlış öğretiye dayanarak spiritüalizmin dünyada kiliselerin de çoğunluğunu istila ettiğinin birçok insan farkında değil. Ancak Kutsal Kitap açıkça “ölüler HİÇBİR ŞEY bilmiyor” (Vaiz 9:5) diye öğretir ve öldüğümüzde geldiğimiz yer olan toprağa döneceğimizi söyler (Yaratılış 3:19). Fakat kiliseler, içinde yaşadığımız zamanın başka bir işareti olan bu yanlış ölümsüz ruh öğretisini benimsedi.
Doğal Felaketler
Luka 21:25-26 şöyle der: “…Yeryüzünde uluslar denizin ve dalgaların uğultusundan şaşkına dönecek, dehşete düşecekler. Dünyanın üzerine gelecek felaketleri bekleyen insanlar korkudan bayılacak. Çünkü göksel güçler sarsılacak.”
Kutsal Kitap’ta sözü edilen bu alamete ne dersiniz? Bugün bu kehanet öncesinde hiç olmadığı kadar doğrulanıyor mu? Kesinlikle öyle. Her sene yaşadığımız bütün şu doğal felaketlere bir bakın. “Denizler ve dalgalar uğulduyor” mu? Evet. Tsunamiler ve seller on binlerce hatta yüz binlerce insanı yok ediyor ve insanların yürekleri bu dünyanın başına gelenler karşısında kesinlikle korku içinde. 2010’da, Amerika’da, bir yıl boyunca verilen Federal Afet Bildirgelerinin sayısında rekor kırıldı. Bu sayı 81’di. 2011’de, 32 milyar dolardan fazlasına mal olan 99 afet bildirgesiyle bu sayı bir kez daha aşıldı. Ve 2012 de rekor kıran felaketlerin yaşandığı bir yıl oldu. Dr. Robert Hartwig şöyle diyor: “ABD felaket bildirgelerinin sayısı yukarıya doğru keskin bir eğilim gösteriyor, özellikle de son 15 yılda… Bugün Kutsal Kitap kehanetinin gerçekleşmesiyle ilgili olarak bu dünyada olayların meydana geldiğini gerçekten de görüyoruz.”
Depremler

Matta 24:7’de yazdığı gibi: “…yer yer depremler olacak.”
Alaycılar bu kehaneti sert bir şekilde eleştirmeye bayılır ama mevcut bulgulara göre depremlerin yalnızca sıklığının artmakla kalmadığı, aynı zamanda Kutsal Kitap’ın öngördüğü gibi giderek daha çok “farklı yerde” meydana geldiği de açıktır.
Unutmayın, bu alametler son günlerde yoğunlaşacaktır ve depremler konusunda da tam olarak bu gerçekleşiyor.
Takip eden bilgilere bir bakın ve kendiniz karar verin.
2016’da Yeni Zelanda’da 32000 deprem kaydedildi.
2014 ve 2015’te, sadece 2 yılda, “milenyuma bedel” depremler yaşadık.
1979’dan bu yana geçen yıllarla karşılaştırıldığında 2014’te büyük depremler ikiye katlandı.
2004-2014 arasında büyük depremlerde küresel bir ARTIŞ söz konusu.
“Güncel grafikler dünyanın her yerinde depremlerin büyüklüğünde ve sıklığındaki korkutucu artış eğilimini açıkça gösteriyor. Bu sonuçlar ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin istatistik sayfasında, kuvvetli depremlerin sıklığındaki artışı gösteren verilerle de uyumludur.”
2012’de 2 günde gerçekleşen bir dizi büyük sarsıntı, bir deprem uzmanının yerkürenin “çöktüğünü” öne sürmesine neden oldu.
Nisan 2017 itibariyle ayda 3.489 civarı deprem meydana geliyordu.
Tanrı bize bu olaylar yoluyla bolca uyarı veriyor ve Mesih’in döndüğü o güne gece gelen bir hırsız gibi habersiz ve hazırlıksız yakalandığımız takdirde hiçbir mazeretimiz olmayacak.
İşaretlere dikkat etmemiz ve hazır olmamız gerekiyor! Dünyanın her yerinde meydana gelen depremlere bakın. Mesih, “farklı” yerlerde depremler olacağını söylemişti ve bu olaylar kesinlikle o kehaneti yerine getiriyor.
Sahte Mesihler

Matta 24:4-5,11: “…Birçokları, ‘Mesih benim’ diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi aldatacaklar… Birçok sahte peygamber türeyecek ve bunlar birçok kişiyi saptıracak.”
Dünya Barış İstiyor

1. Selanikliler 5:3, “İnsanlar, ‘Her şey esenlik ve güvenlik içinde’ dedikleri bir anda, gebe kadının birden sancılanması gibi, ansızın yıkıma uğrayacak ve asla kaçamayacaklar” der.
Bu alamet günümüzde gerçekleşiyor mu? Evet. Kıyamet kehanetinde bize bahsedildiği gibi bugün, barış getirme çabası içinde dünyayı birleştirmeye yönelik bir çağrı var. Fakat bu, uydurma bir barış (Amos 3:3, 2. Korintliler 6:17, Vahiy 18:4). “Esenlik ve güvenlik”ten bahsettiklerinde yıkımla karşılaşacaklar (1. Selanikliler 5:3).
Savaş

Matta 24:6-7’de şunlar yazar: “…Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız… Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak…”
Birçok kişi bunun son günlerin alameti olmadığını çünkü başlangıçtan beri savaşlar olduğunu söyler. Evet, savaşlar başından beri vardı ama savaşların sıklığına ve yoğunluğuna baktığınızda, o zaman bunun içinde yaşadığımız zamanın bir işareti olduğunu görmek kolaylaşır. Sadece 20. yüzyılda, savaşın sonucu olarak, önceki yüzyılların toplamından daha çok insan öldü. I. Dünya Savaşı, II. Dünya Savaşı, Rus İç Savaşı, Kongo Savaşı, Kore Savaşı, Vietnam Savaşı, Irak Savaşı vs. gibi savaşlar yüz milyonlarca insanın ölümüne yol açtı. Bugün dünyanın her yerinde çatışmalar ve savaşlar şiddetle devam ediyor.
O zaman savaş bugün için bir işaret mi? Elbette öyle. Fakat unutmayın, bu işaretlerin hiçbirini TEK BAŞINA düşünmemeliyiz. İsa’nın dediği gibi: “Bütün bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, İnsanoğlu yakındır, kapıdadır.” (Matta 24:33) Böyle bir işareti tek başına değerlendirmek son günleri yaşadığımızı göstermeyecektir. Bunun için bütün alametlerin gerçekleşmesi gerekir.
Kıtlık
Matta 24:7’ye göre: “…kıtlıklar olacak.”
Son 30 yıldır dünyayı vuran kıtlığa bakın. Her gün açlıktan binlerce insan ölüyor. Dünyada 1 milyar insanın aç kalmasına neden olan küresel açlık yayılıyor ve artıyor. Zorlu hava koşulları ve büyük sayıda arı ölümleri nedeniyle dünya genelinde mahsuldeki azalmayı da buna ekleyin, üstelik yine bütün dünyayı etkileyecek bir gıda yokluğu kapıda. 1 milyar insan günde 2 dolardan az bir parayla yaşıyor!
Bu alametin üzücü yanı, gelişmiş dünyada israf edilen gıdanın açları doyurabilecek miktarda olmasıdır. Kutsal Kitap bize yoksul ve muhtaç olana ekmeğimizi ve giysimizi vererek yardım etmemiz gerektiğini öğretir, istemediğimiz ya da ihtiyacımız olmayan şeyi çöpe atmayı değil.
Hıristiyanlar Öldürülecek
Matta 24:9-10’a göre: “O zaman sizi sıkıntıya sokacak, öldürecekler. Benim adımdan ötürü bütün uluslar sizden nefret edecek. O zaman birçok kişi imandan sapacak, birbirlerini ele verecek ve birbirlerinden nefret edecekler.”
Roma Katolik Kilisesi’nin dünyayı yönettiği ve on milyonlarca Tanrı insanını öldürdüğü karanlık çağlarda olduğu gibi, birinci yüzyılda da Hıristiyanlar inançları yüzünden öldürülüyorlardı. Bugün İsa Mesih’e inandıkları için her gün birçok Hıristiyan’ın öldürüldüğü Ortadoğu, Çin, Kuzey Kore, Pakistan, Hindistan, Nijerya, Mısır gibi yerlerde bu durum tekrar yaşanıyor. Ve yakında canavarın işareti zorunlu hale getirildiğinde bu zulüm Batı dünyasına da yayılacak.

Günahta Artış
Matta 24:12: “Kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisi soğuyacak.”
Putperestlik, Zina, Zorbalık, Şehvet, Açgözlülük, Saygısızlık, Eşcinsellik, Hırsızlık, Yalan, Saldırganlık, Bencillik. Kutsal Kitap’a göre günümüzde gerçekleşen alametler mi? Kesinlikle! 50 yıl geriye gitmeniz yeterli, bugün insanlarda gördüğümüz günahın ve kötülüğün yarısı bile yoktu. TV ekranlarında, filmlerde ve video oyunlarında canlandırılana bakın! Zorbalık, şehvet ve fenalığın her türlüsü. Bu, başlıca kıyamet alametlerinden biridir. Bugün dünyamız günahın yükü altında acı çekiyor ve Tanrı’nın bunun daha uzun zaman devam etmesine izin vermeyeceğinden eminim.
Ve bugün “günah”la ilgili en kötü şeyin ne olduğunu biliyor musunuz? “EĞLENCE”ye dönüştürülüyor! Filmler, televizyon programları, radyo, dergiler, çizgi romanlar yoluyla ve daha aklınıza gelebilecek her türlü şekilde! Bugün bu dünyada yaşayan insanların çoğunluğu güle oynaya aynı şeylerle eğleniyor.
Ve lütfen dikkat edin, sadece imanlı olmayanların günahlarından bahsetmiyorum. Ahir zamanda yaşadığımızın kesin bir işareti, dünyanın din değiştirmemiş, günah seven insanlarla dolu olduğu olgusudur! Bunların çoğu Allah’a “inandığı” ve haftada bir defa ibadete gittiği sürece on emire uyması gerekmediğini ve günah içinde yaşamaya devam edebileceğini düşünüyor. Evet, kötülük çoğaldı!

Dünyaya Vaaz Edilen Müjde
Matta 24:14 der ki: “Göksel egemenliğin bu Müjdesi bütün uluslara tanıklık olmak üzere dünyanın her yerinde duyurulacak. İşte o zaman son gelecektir.”
İsa’nın “BU” müjde dediğini fark ettiniz mi? Orada vaaz edilen bir sürü “müjde” var ama O’nun bahsettiği, sonun gelebilmesi için dünyaya vaaz edilmesi beklenen HAKİKİ MÜJDE’dir. Öyleyse bu olay, son günlerin işaretlerinden biri olarak bugün gerçekleşiyor mu? Evet, çünkü Tanrı’nın insanları hakiki müjdeyi internet, TV ve uydu yoluyla, radyoda, kürsüde ve basılı kitap halinde dünyanın her yerinde daha önce hiç olmadığı kadar vaaz ediyor. Dünyaya ulaşmak için şu an elimizde bulunan kaynakların hiçbirine daha önce sahip değildik.
Bugün Tanrı’nın gerçek kulları dünyaya hangi kıyamet mesajını götürüyor? VAHİY 14’ün EBEDİ MÜJDESİNİ.
1980’lere ait şu ilginç alıntıya bakın: “Nihai sondan önce dünya, Rab’bin gelişinin mesajını duymak üzere. Yüz yıl önce bugün mevcut olan nakil ve iletişim araçlarının hiçbiri bulunmadığı için böyle bir mesajı bir nesile ulaştırmak imkânsızdı. Ancak böyle bir çalışma son nesil için yapılmalı… O zaman her yerdeki son nesil mesajı duymalı ve bu da haberleri dünyanın çeşitli yerlerine taşımak için hızlı bir aktarım ve yıldırım haberciler gerektirir.”
Peki, müjde mesajının bütün dünyaya “hızlı aktarımı” için şu an elimizde ne var? İnternet ve uydu! Benzersiz bir zamanda yaşıyoruz ve müjde mesajı yakında yeryüzünün son köşelerine de ulaşmak üzere ve O ZAMAN, bu dünyanın tarihinin son aşamaları gerçekleşecek.

Hazzı Tanrı’dan Fazla Sevenler

Bu bile tek başına kıyametin güçlü bir işaretidir! Haz peşinde koşanlarla dolu bir dünyada yaşadığımız doğru mu? Kesinlikle doğru. Tekrar ediyorum, dünyanın sonunun geldiğini gösteren bu işaretin gerçekleşmesi için yalnızca sözüm ona Hıristiyan kiliselerine bakmamız yeterli. Hıristiyan olduklarını iddia eden insanların büyük bir çoğunluğu hazzı Tanrı’yı sevdiklerinden daha fazla severler. Hayatlarını televizyonla, partilere giderek, sosyalleşerek, roman okuyarak, oyun oynayarak doldurur, Facebook gibi sosyal ağlarda vakit öldürürler ve Tanrı’ya ayırdıkları zaman çok azdır.

Bugün Hıristiyan olduğunu söyleyen insanların dinlemekten zevk aldığı filmler, televizyon programları ve müzik gerçekten son derece şaşırtıcıdır! Bugün ortalama bir Hıristiyan ile dünyevi bir insan arasında hiçbir fark yoktur. Hıristiyanlar ruhani olmayan müzik dinlemek, bütün o zırvaları izlemek zorunda mı? Hayır, hiç de değil.

Bugün Hıristiyanlar tarafından izlenen programlar ve filmler Tanrı’ya hakarettir.

50 yıl önce ya da daha da eskiden, bahsettiğim konu bugünkü kadar büyük bir problem değildi çünkü o zamanlar bütün bu dünyevi eğlence yoktu ve hayat çok daha basitti. Kaç Hıristiyan evinde her gün ailecek Tanrı’ya ibadete zaman ayırılıyor? Çok fazla olduğunu sanmıyorum çünkü sevdikleri televizyon programını izlemekle ya da sevdikleri romanı okumakla veya sevdikleri oyunları oynamakla çok meşguller. Kesinlikle haz peşinde koşan bir dünyada yaşıyoruz. Son zamanların bu işareti neslimizde gerçekleşiyor.

İnsanlar hâlâ hiçbir şey olmayacakmış gibi yaşıyor. Haz seviciler hâlâ barları, tiyatroları, oyun salonlarını ve spor sahalarını dolduruyor. En üst seviyede heyecan hüküm sürüyor, bununla birlikte imtihan saati hızla yaklaşıyor ve her davanın kararı ebediyen verilmek üzere. Şeytan, vaktinin dar olduğunu görüyor ve insan aldansın, gözü boyansın, dikkati dağılsın ve büyülensin diye imtihan günü sona erinceye ve merhamet kapısı ebediyen kapanıncaya kadar daima iş başında.

Biçimsel Dindarlık
Kutsal İncil’e göre işaretlerden biri şudur: “…Tanrı yolundaymış gibi görünüp bu yolun gücünü inkâr edenler olacaklar. Böylelerinden uzak dur.” (2. Timoteos 3:5)
Dünya sadece “biçim” olarak dindar insanlarla dolu. Kaçı gerçekten beyan ettiği inanca göre yaşıyor? Kaçı Kutsal Kitap’ta oluşturulmuş düzene göre yaşıyor? Çok azı, bu yüzden İsa Mesih şöyle dedi: “Ama İnsanoğlu geldiği zaman acaba yeryüzünde iman bulacak mı?” (Luka 18:8) Ve bu yüzden İsa Mesih çoğunluk geniş yoldan yıkıma doğru giderken çok az insanın dar yolu bulacağını söyledi. Neden? Dünyayı Tanrı’dan fazla sevdikleri için!

Yes, there may be “revivals” going on around the world today. But many of them only have that “form” of Godliness and are not filled with the true Spirit of God.  All you need today is to günaha yüz çevirmek ve Tanrı için kutsal hayatlar yaşamaktır..

Daha Fazla İçerik
Kitaplar
Türkçe