Birçok İslam âlimi Musa Peygamber’in hikâyesinden yola çıkarak bu dünyada uyanıkken Allah’ın görüntüsünü görmenin mümkün olmadığını söylemiştir. “Mûsa, bizimle sözleştiği yere gelip Rabbi de kendisiyle konuşunca şöyle yakardı: ‘Rabbim, gözter bana kendini, göreyim seni!’ Dedi: ‘Asla göremezsin beni! Ama şu dağa bak! Eğer o yerinde durabilirse, sen de beni göreceksin!’ Rabbi, dağa tecelli edince onu parça parça etti. Ve Mûsa baygın vaziyette yere yığıldı. Kendine gelince şöyle yakardı: ‘Tespih ederim seni. Tövbe edip sana yöneldim! İman edenlerin ilkiyim ben.’” (A’raf Suresi 7:143)
Hadis bunu teyit eder: “ ‘Ona, Rabbini gördün mü diye sorardım’ deyince, Ebu Zer cevaben şöyle dedi: ‘Ben sordum, o, ‘Nur gördüm’ buyurdu.” (Sahih-i Müslim) Başka bir Hadis şöyle der: “Ebu Zer anlatıyor: ‘Resulullah’a (sav) ‘Rab’bini gördün mü?’ diye sordum, ‘O bir nur, O’nu nasıl göreyim’ buyurdu.” (Sahih-i Müslim) Hadis bunun anlamını şöyle açıklar: “Allah uyumaz, zaten O’na uyku da yakışmaz. Kıstı (tartıyı, rızkı) indirir ve kaldırır. Geceleyin yapılan amel, gündüzleyin yapılandan önce; gündüzleyin yapılan amel de geceleyin yapılan amelden önce Allah’a yükseltilir. O’nun hicabı nurdur. Eğer o perdeyi açacak olsa, vechinin sübuhatı, basarının ihata ettiği bütün mahlûkatını yakardı.” (Sahih-i Müslim)
Her Şeye Gücü Yeten Allah’ın ihtişamı açığa çıksaydı ve O’nunla aramızda bulunan o ışık perdelenmeseydi, kâinat O’nun muazzam ışığıyla kavrulurdu. Bu nedenle kişinin Tanrı’yı uyanıkken göremeyeceği söylenmiştir. Ancak Tanrı’nın görümü bir rüyada mümkündür ve bu, İmam Ahmed’in de onayladığı bir şeydir.
Bu nedenle Tanrı kendini Musa Peygamber’den ve bizden de sakladı. Tanrı insanlara ancak bir perde arkasından görünebilir. Tanrı, ışığını, ihtişamını ve yüceliğini açığa çıkarsaydı yeryüzü ve üzerindeki bütün canlılar kavrulurdu.
Tanrı kendini göstermek istediğinde, bunu yapmak için ışığın bir vazo veya bir nesnenin içinden geçerek görünmesi kaçınılmazdır. Kur’an şöyle der: “Allah göklerin ve yerin Nur’udur. Onun nurunun örneği, içinde çerağ bulunan bir kandile benzer. Kandil, bir sırça içerisindedir. Sırça, inciden bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nispeti olmayan bereketli bir zeytin ağacından yakılır. Bu ağacın yağı, neredeyse ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üzerine nurdur o. Allah, dilediğini kendi nuruna kılavuzlar. Allah, insanlara örnekler verir. Allah her şeyi bilmektedir.” (Nûr Suresi 24:35) Bu ayet açıkça Allah’ın kâinatı hikmetiyle aydınlatmak için Işığını cam bir lambanın içinde sakladığını belirtir. Ve Allah bu örneği bize O’nun kendini bütün insanlığa göstermek için ne yaptığını anlatmak için vermiştir.
Ayrıca Kur’an, Diriliş Günü’nde, kendi gözünle bakmak anlamında, Allah’ı görmekten bahseder: “Ve sonradan geleceği terk edersiniz. Yüzler vardır o gün parıltılı, Rabbine doğru bakan.” (Kıyamet Suresi 75:21-23) Hadis ayrıca şöyle der: “Cerir bin Abdullah der ki: Biz bir kere Resulullah’ın (asm) yanında otururken O dolunay gecesi aya bakarak ‘Şüphesiz siz kıyamet günü açık bir şekilde Rabbinizi göreceksiniz. Şu Ay’ı gördüğünüz gibi. O’nu görmekte sıkıntı çekmeyeceksiniz,’ dedi.” (Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim)
Allah bugün rüyalar ve görümler yoluyla konuşuyor. Bu rüyaların doğru yorumlarını anladığımızda O’nun amacına uygun şekilde yaşayabiliriz. Sizinle şu anda konuşuyor olabilir. Siz ne karşılık veriyorsunuz? Rüyanızın mahiyetini ve amacını anlamaya çalışmak çok önemlidir. Bizim amacımız sizin Tanrı’dan gelen rüyalarınızı anlamanıza yardım etmektir.